İnhibütörler
İnhibütörler polar moleküller olup, demir tarafından çekilirler ve onun üstünde koruyucu ince bir film tabakası teşkil ederler. Bazı bileşik maddeler küçük oranlarda suya ilave edildikleri taktirde korozyonun hızını azaltırlar. Bu bileşikler arasında polifosfatlar ve sodyum silikat en önemlileridir. Sodyum polifosfat, sodyum hekza metafosfat ve sodyum dekafosfat şehir içme suyunda geniş oranda kullanılır. Bu maddeler hem suda esasen mevcut olan demirle, hem de anot kısmında eriyen demirle birleşerek eriyebilen cisimler meydana getirir. Demir fosfat bileşikleri sayesinde, çökelerek çopurlaşmaya ve kırmızı su teşekkülüne sebep olan erimeyen demir hidroksitlerin teşekkülü önlenmiş olur. Bu demir hidroksit çopurları galvanik ve farklı havalanma selleri meydana getirmekle kalmazlar sürtünme kaybını da artırırlar.
Borular iç yüzeylerindeki taş tabakası ile paslanmadan meydana gelen çapakları çıkarmak amacı ile temizlenmektedir. Borular 3 şekilde temizlenir :
1. Boru içerisinden kazıyıcı ve sıyırıcı veya fırçalayıcı madeni teçhizat geçirmekle : Bu teçhizat bir kablo veya zincir vasıtasıyla boru içerisinden çekilir. Bunlardan bazıları borudan geçen suyun etkisiyle türbin kanatları gibi dönerek boru içi yüzeyindeki taşları kazıyan bıçakları ihtiva etmektedir.
2. Boru içinden plâstik takoz sürdürmek vasıtasıyla : Plâstik takoz arkasından verilen suyun etkisiyle, piston gibi boru içinde yürütülmektedir. Bu usulle ancak yumuşak taşlanmalar temizlenebilir.
3. Asitler ve diğer kimyasal maddelerle temizleme : Bazı yerlerde suya 6 mg / lt klor ilave etmekle taşlaşmanın inceldiği, borudaki yük kaybının azaldığına bakılarak fark edilmiştir. Fakat bu pek etkili değildir. Kalsiyum karbonat taşlarının eritilerek atılması için, özellikle küçük çaplı borularda ve kazanlarda asitler başarı ile kullanılmaktadır. Asitlerle birlikte borunun kendisine zarar vermemek için, mutlaka bir de inhibitör kullanılmalıdır, inhibitörler, asidin boru yüzeyi ile temasını önleyen maddelerdir. İnhibitör tarafından boru cidarlarında meydana getirilen hidrojen filmi asidin boru ile temasını önler. Böylece madeni olan boru ile temasını önler. Böylece madeni olan bazı asitten zarar görmez, İnhibütörler asidin kalsiyum taşı üzerindeki etkisini azaltmaz. Hububat kepeği, un, kemik, deriden çıkarılmış tutkallar ve anilin, pridin ve krinolin gibi diğer organik maddeler başarı ile uygulanan inhibitörlerdir. Bu maddelerin içme suyuna karışması istenmediğinden, bu gibi tesislerde temizlikten sonra borular bol su geçirilerek ve dezenfekte edilerek temizlenmelidir. Arsenik içeren inhibitörler kullanılmamalıdır.
İnhibitör olarak seçilen malzemenin etki derecesi, uygulamada kullanılacak şartlar altında (ayni asit konsantrasyonu, sıcaklık vs. standart madensel bir numune üzerinde laboratuarda araştırılmalıdır. Bunun için inhibitörün çıkaracağı hidrojen esas alınmalıdır. Bazı raporlara göre % 0,7 konsantrasyonlu HCl solüsyonuna % 2 oranında, inhibitör anilin yağı karıştırıldığında asidin korozif etkisi ancak % 44 oranında önlenebilmektedir. Halbuki solüsyondaki asit konsantrasyonu % 5 ve anilin yağı konsantrasyonu % 2 olduğu zaman asidin korozif etkisi % 97 oranında önlenebilmektedir. Fazla karbonat içeren yumuşak kazan taşlarının inhibitör eşliğinde HCl solüsyonu ile temizlenmesi çok uygulanan bir işlemdir. Suya 4 ile 5 mg / lt dozda hekza metafosfat karıştırmak, devrelerindeki taşları eritmektedir. Bu işlem yavaş etki yapar, yeterli sonuç ancak 1 - 3 aylık devamlı işlemlerden sonra alınabilir.
Kazan taşlarını atmak için, uzun dalgalı hava vibrasyonları da (ultrasonik radyasyon) devamlı yapılmak kaydıyla, salık verilmektedir. Silikatlar, sülfatlar ve diğer bazı taşlar HCl ve H2SO4 solüsyonunda pek az erimektedir. Silikatları çıkarmak için amonyum biflorür veya başka florürler kullanılmalıdır. Bunlar bazı ısıtıcılarla birlikte HCl içine ilâve edilmektedir. Boru cidarlarında birikerek pişmiş organik taşlaşmalar ancak özel işlemlerle çıkarılabilir. Bazı metal çöküntüleri asit solüsyonlarına karşı mukavimdir. Bunların giderilmesi için özel solventler kullanılmalıdır. Asit ve solvent işlemleri çoğunlukla bir ticaret sırrı şeklinde yürütülmektedir. Çoğu kere inhibitörlerden başka ısıtıcı maddeleri de kullanılmaktadır. Kullanılan asit konsantrasyonu temas süresine, sıcaklığa, asidin özelliğine ve taşın cinsine göre değişir. Eskiden % 15 lik konsantrasyon çok kullanılırdı, bugün daha ziyade % 5 - % 7 lik konsantrasyonlar tercih edilmelidir. Bazı hallerde HCl birleştirilmiş amonyum biflorür işlemi de silikat taşlara pek etkili olmamaktadır. Bazı kalıntılarla etki artırılsa bile bu çeşit asitlemelerin şu gibi sakıncaları vardır. Sıcaklık 70 °C den yukarı çıkarılmamalıdır, işlem sonucu korozif dumanlar çıkmakta, bu da metal yüzleri paslandırmaktadır. Bu sakıncalardan kurtulmak için ise şu tedbirler alınmalıdır; Asit işlemini yapıp asit solüsyonu boşaltıldıktan sonra, boru cidarlarının nitrojenle örtülmesi, inhibite edilmiş HCl yerine inhibite edilmiş fosforik asit kullanılmalı, inhibe edilmiş HCl işlemini takiben boru veya kazan cidarlarının nitrojenle örtülmesi, sonra da ileride muhtemel korozyonu önlemek üzere, seyreltilmiş fosforik eşit solüsyonu işleminin uygulanması. Kalsiyum sülfat ve silika içeren sert bazı kazan taşları asit ve takoz sallama gibi işlemlerle kolay ve etkili şekilde temizlenmezler. Bunlar ancak mekaniki işlemlerle çıkartabilmektedirler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder